Arapça bir kelime olan meşk, klasik Türk-İslâm sanatlarında bir hocanın talebeye, taklit ederek öğrenmesi için verdiği ders ve örnekler hakkında kullanıldığı gibi meşk etmek şeklinde öğretmek ve öğrenmek için yapılan dersi ve alıştırmayı, birlikte çalışmayı da içine almakta olup meşk vermek “ders vermek”, meşk almak ise “ders almak” mânasına gelmektedir.
Gördüğünüz meşkin sahibi Ahmed Karahisari, H. 874/M. 1469 yılında Afyon Karahisârı’nda dünyaya gelmiştir. Memleketine nispetle Ahmed Karahisârî ismiyle tanınmakta ise de, asıl ismi Ahmed Şemseddîn’dir. İlk eğitimini memleketinde tamamladıktan sonra İstanbul’a giderek, Halvetî şeyhlerinden Karamanlı İshâk Cemâleddîn Efendi’ye bağlanmıştır. Ona halife olduktan sonra da tümüyle tasavvufa yönelmiştir.
Ahmed Karahisârî’yi hüsn-i hatla tanıştıran da, Şeyh Hamdullah’ın tilmizlerinden olan şeyhi olmuştur. Muhtemelen ilk yazı derslerini ondan aldıktan sonra, Esedullah Kirmânî’den yeniden aklâm-ı sitteyi öğrenmiştir. Ayrıca Yahya Sofî’den de istifâde ettiği nakledilirse de, doğruluğu şüphelidir. Ancak dönemin en büyük hattatı olan Şeyh Hamdullah'tan uzak durmuş ve kendine mahsus bir ekol yaratmayı tercih etmiştir. Bunda da başarılı olmuş ve ehl-i hiref hattatları arasına girerek, özellikle Kanuni Sultan Süleyman için nice eser vücuda getirmiştir.
Öte yandan bilhassa celi yazıdaki kudreti nedeniyle miri binalarda kullanılacak yazılar da ona sipariş ediliyordu. Mimar Sinan'ın eseri olan Haseki, Mihrimah Sultan ve Şehzade camilerindeki yazıların onun elinden çıktığı anlaşılmaktadır. Ehl-i tarik ve sofî-meşreb bir zât olduğundan, ömrünü mücerret bir şekilde geçirmeyi tercih etmiş olan Ahmed Karahisârî tüm dikkat ve mesaisini sanatına hasretmiş ve uzun bir yaşam sürdükten sonra H. 963/M. 1556 yılında vefât etmiştir. Pîri İshâk Cemâleddîn Halvetî’nin Sütlüce’deki dergâhında medfundur.
Kaynak: https://www.ketebe.org/sanatkar/ahmed-karahisari-75